Ben Tasha.Annem Türk, babamsa Alman.Berlin’de yaşıyorum.Mary ve Tamara’yla birlikte...Mary ve ben 16 yaşındayız, Tamara ise 17...Omuzlarımı biraz geçen dalgalı,siyah saçlarım var.Gözlerim ela...Buğday tenliyim.Siyah,kırmızı ve mor tonlarında giyinirim.Bütün okul beni tanıyor.Hem derslerdeki başarımla, hem zenginliğimle, hem de sessizliğimle...Babam hamburg’un en zenginlerinden. Ayrıca okulda sessiz, kendi halinde takılan bir öğrenciyim.Ama okul dışında çok asi olabiliyorum...
***1.BÖLÜM***
Offf!!! Beni sabah sabah kim arıyo?!?! Nerde bu lanet olası telefon yaa?! Sonunda bulabildim. Arayan kim mi? Tabii ki annem...
Ben – Alo
Annem – Tasha, niye açmıyosun telefonunu?
Ben – Anne açtım ya...Ne dicektin sen?
Annem – Abin sana ulaşamamış dün akşam...Ara dicektim.
Ben – Tamam ararım...
Annem – Uyuyo muydun sen?
Ben – Yoo, bunu da nerden çıkardın?
Annem – Sesin öyle geliyo da
Ben – Üşütmüşüm biraz, ondandır.Neyse sonra görüşürüz!
Telefonu annemin yüzüne kapattım. Saate baktım, 11:30... Aşağıya indim kızlarım yanına... Yine kahvaltı için beni bekliyolardı.
MARY – Prensesimiz sonunda uyanabilmiş (kendi tabiriyle günaydın demek istiyo)
BEN - Sana da günaydın mary
TAMARA - Çay mı içiceksiniz, meyve suyu mu?
MARY ve BEN aynı anda – Meyve suyu!
TAMARA - Tamam o zaman siz oturun ben getiriyorum
BEN – Tamam
Kahvaltımızı bitirdikten sonra alışverişe çıkmaya karar verdik. Çünkü 2 hafta sonra Tamara’nın doğum günü var.18’ine giricek. Muhteşem bi parti olucak. Partiyi Tamara’nın devasa büyüklükteki(!) villasında yapıcaz. Villanın bahçesi çok büyük. Bahçede havuz da olduğunu söylememe gerek yok sanırım...
İlk önce elbise baktık. Tamara; beyaz,yerlere kadar uzanan bir elbise ve daha sonra farkettiği yeşil,tüllü elbiseyi aldı. Mary turuncu, ip askılı bir elbise aldı. Ben de Tamara gibi iki elbise aldım. Birincisi siyah renkte, üzerinde kırmızı simler var ve dizimin biraz üzerinde. İkincisi de siyah renk, mini bir elbise. Etek kısmı tüllerden oluşuyor. Siyah ve kırmızı tüllerden...
Sırada ayakkabılar var! Ben siyahlı-kırmızılı bi converse ve siyah topuklu ayakkabı aldım. Mary, turuncu bi ayakkabı aldı. Ayakkabısının üzerinde pırlantalar var... tamara ise beyaz ve siyah topuklu ayakkabı aldı.
TAMARA – Ya, kızlar --- sözü benim tarafımdan bölünür
BEN – Yine ne oldu ?!?!
TAMARA – Ya sadece --- Sözü bu sefer Mary tarafından bölünür
MARY – Ne söyliceksen söyle artık !
TAMARA – Tamam, söylicem
MARY ve BEN – Hadi ama !
TAMARA – Acaba parti yapmasak mı?
Ben mi yanlış duydum, yoksa bu kız parti yapmamaktan mı bahsediyor?!?! Delirmiş olmalı yaa! Biz onun doğum günü için bu kadar uğraşalım, o son anda partiden vazgeçsin! Hem bu sıradan bi yaş diil ki, 18’ine giricek! Ben bunları düşünürken birden telefonun çalmaya başladı. Abim arıyor...
BEN – (Şaşırmış bi şekilde) Abi !
ABİM – Ne o? Çok mu şaşırdın?
BEN – Aslında evet.Ya, ben seni aricaktım da unutmuşum. Sen arayınca panikledim biraz...
ABİM – Hmm... Paniklermişiz de xD
BEN – Eee... Sen niye aramıştın?
ABİM – Hani iki hafta sonra Tamara’nın doğum günü var ya...
BEN – Evet, var
ABİM – İşte ben Berlin’e gelicem. Hem Tamara’nın doğum günü için, hem de seni görmek için...
BEN – Ne ?!?!
***1.BÖLÜM***
Offf!!! Beni sabah sabah kim arıyo?!?! Nerde bu lanet olası telefon yaa?! Sonunda bulabildim. Arayan kim mi? Tabii ki annem...
Ben – Alo
Annem – Tasha, niye açmıyosun telefonunu?
Ben – Anne açtım ya...Ne dicektin sen?
Annem – Abin sana ulaşamamış dün akşam...Ara dicektim.
Ben – Tamam ararım...
Annem – Uyuyo muydun sen?
Ben – Yoo, bunu da nerden çıkardın?
Annem – Sesin öyle geliyo da
Ben – Üşütmüşüm biraz, ondandır.Neyse sonra görüşürüz!
Telefonu annemin yüzüne kapattım. Saate baktım, 11:30... Aşağıya indim kızlarım yanına... Yine kahvaltı için beni bekliyolardı.
MARY – Prensesimiz sonunda uyanabilmiş (kendi tabiriyle günaydın demek istiyo)
BEN - Sana da günaydın mary
TAMARA - Çay mı içiceksiniz, meyve suyu mu?
MARY ve BEN aynı anda – Meyve suyu!
TAMARA - Tamam o zaman siz oturun ben getiriyorum
BEN – Tamam
Kahvaltımızı bitirdikten sonra alışverişe çıkmaya karar verdik. Çünkü 2 hafta sonra Tamara’nın doğum günü var.18’ine giricek. Muhteşem bi parti olucak. Partiyi Tamara’nın devasa büyüklükteki(!) villasında yapıcaz. Villanın bahçesi çok büyük. Bahçede havuz da olduğunu söylememe gerek yok sanırım...
İlk önce elbise baktık. Tamara; beyaz,yerlere kadar uzanan bir elbise ve daha sonra farkettiği yeşil,tüllü elbiseyi aldı. Mary turuncu, ip askılı bir elbise aldı. Ben de Tamara gibi iki elbise aldım. Birincisi siyah renkte, üzerinde kırmızı simler var ve dizimin biraz üzerinde. İkincisi de siyah renk, mini bir elbise. Etek kısmı tüllerden oluşuyor. Siyah ve kırmızı tüllerden...
Sırada ayakkabılar var! Ben siyahlı-kırmızılı bi converse ve siyah topuklu ayakkabı aldım. Mary, turuncu bi ayakkabı aldı. Ayakkabısının üzerinde pırlantalar var... tamara ise beyaz ve siyah topuklu ayakkabı aldı.
TAMARA – Ya, kızlar --- sözü benim tarafımdan bölünür
BEN – Yine ne oldu ?!?!
TAMARA – Ya sadece --- Sözü bu sefer Mary tarafından bölünür
MARY – Ne söyliceksen söyle artık !
TAMARA – Tamam, söylicem
MARY ve BEN – Hadi ama !
TAMARA – Acaba parti yapmasak mı?
Ben mi yanlış duydum, yoksa bu kız parti yapmamaktan mı bahsediyor?!?! Delirmiş olmalı yaa! Biz onun doğum günü için bu kadar uğraşalım, o son anda partiden vazgeçsin! Hem bu sıradan bi yaş diil ki, 18’ine giricek! Ben bunları düşünürken birden telefonun çalmaya başladı. Abim arıyor...
BEN – (Şaşırmış bi şekilde) Abi !
ABİM – Ne o? Çok mu şaşırdın?
BEN – Aslında evet.Ya, ben seni aricaktım da unutmuşum. Sen arayınca panikledim biraz...
ABİM – Hmm... Paniklermişiz de xD
BEN – Eee... Sen niye aramıştın?
ABİM – Hani iki hafta sonra Tamara’nın doğum günü var ya...
BEN – Evet, var
ABİM – İşte ben Berlin’e gelicem. Hem Tamara’nın doğum günü için, hem de seni görmek için...
BEN – Ne ?!?!